.
Günler, haftalar, aylar geçiyor. Hızlı hızlı yaşıyoruz. Hep bir koşuşturma hayatımızda . Durup soluklanmaya vaktimiz yok belki. Hayat işte diyoruz, alışmışız artık. Sorgulamıyoruz, kabulleniyoruz. Hep öyleymiş gibi. Bazen düşünceler alıyor bizi. Yağmurlu bir akşamüstü, sakin melodiler eşliğinde kendi kendimize uzaklara bakıp düşündüğümüz bir günde belki. Ya da sahilde dalga sesleriyle yapılan küçük yürüyüşlerde. Belki de ufacık bir gülümseme,bir görüntü, küçük gibi görünen bi olay, ya da izlediğimiz herhangi bir şeyle birlikte bir bakıyoruz düşüncelerimiz koşuşturuyor zihnimizde ordan oraya. Bir örümcek ağı misali sardıkça sarıyoruz. Düşünceler birbirine bağlanıyor. Başı neydi unutuyoruz bazen. Kararlar alıyoruz. Bu hayat benim diyoruz. Yalnızca mutlu olmak için, sırf kendimiz öyle istediğimiz için bazı şeyleri yapacağımıza, başkası ne derse desin istediğimiz şekilde yaşayacağımıza dair sözler veriyoruz kendimize. Ve en kolay kendimize verdiğimiz sözü unutuyoruz. Yaşamın yoğunluğunda kendimizi geri plana atmamalıyız. Demek istediğim tabi ki bencil olun değil. Neler yapmak istiyoruz? Hedefimiz ne? Peki ulaşmak için neler yapabiliriz? Yolun neresindeyiz? Bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. Ve de sürekli ertelemek değil harekete geçmek. Yıllar göz açıp kapayana dek geçerken, en önemli şey zaman. An’ı değerlendirmeliyiz. Madem ne zaman öleceğimiz hakkında bir fikrimiz yok, neden boşa geçirelim ki? Neden erteleyelim? Çok sık yaptığımız bir şey aslında ertelemek. Belki çok yoğun olduğumuz için etraflıca düşünmeye vaktimiz olmuyor, belki kararsızlık, belki de kabullenmişizdir.
Sizler hayatı dilediğiniz şekilde mi yaşıyorsunuz? Değiştirmek istedikleriniz neler? Kendiniz, işiniz, yaşadığınız yer, çevreniz, belki arkadaşlarınız? Ya da bambaşka şeyler? İlk olarak düşüncelerinizi değiştirmelisiniz her şeyden önce. Geniş perspektifle bakabilmelisiniz. İyi analiz etmeli, planlı, kararlı ve kendinizden emin şekilde adım adım ilerlemelisiniz. Her şey bir anda gerçekleşmeyecektir. Bu yüzden sabırlı olunmalı. Kendi mutluluğumuz için bunları yapmalıyız. Peki size sürekli negatif enerji veren, boş konuşan, kişiliği oturmamış ne kadar insan var çevrenizde size bir şey katmayacak olan? Bu kişileri de hayatınızdan çıkarmanız gerek. Tabii bu arada kendinizi de eleştirmelisiniz. Hatalarınızdan ders almalı ve de geçmişe değil geleceğe dönük yaşamalısınız. Büyük pişmanlıklarınız olmamalı hayatınızda. İçinden geldiği gibi yaşamalı bazen. Ama tamamen aykırı şeyler de olmamalı. Çünkü bir şey, içinde hiçbir şekilde mantık barındırmıyorsa şimdilik size iyi görünen, ileride pişman olup belki de üzülmenize neden olabilir. Tamamen kontrollü de yaşamayın tabi. Aklın ipleri gevşetmek de güzeldir zaman zaman. Küçük eğlenceler. Olmazsa sıkıcı olur hayat, sıradanlaşır çünkü.
Hepimiz biliyoruz ki eğer bu hayat bizimse, her şeyi güzelleştirmek bizim elimizde. Eğer sürekli olumsuz düşünüp dert yanacak olursak bu hayatı hem kendimize hem de yakınlarımıza zindan etmiş oluruz. Bu kadar çok düşünerek kendimize eziyet etmemize ne gerek var ki? Kendinizi önemseyin. Yapabileceklerinizin farkında olun. Güç sizin içinizde buna inanın. Hayata önem verin. Çünkü hayat çok kısa. Ve her ne olursa olsun Yaşanmaya Değer!
Yıllar geçip geriye dönüp baktığınızda, gülümsetecek anılarla dolu, düşlediğiniz bir yaşama sahip olmanız dileğiyle!
Hadi harekete geçin! :)
Merve Kılıç
.
Yazabilmek, üretebilmek için zihni serbest bırakmak gerekir. Ancak tüm zincirlerinden ve onu esir eden fikirlerden arındığında artık özgür olur. M.K. * Blog'umdaki tüm yazılar bana aittir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Diğer Yazılarım
-
►
2014
(1)
- ► Haziran 2014 (1)
-
►
2013
(3)
- ► Aralık 2013 (3)
-
►
2012
(5)
- ► Temmuz 2012 (1)
- ► Haziran 2012 (1)
- ► Şubat 2012 (2)
-
►
2011
(17)
- ► Aralık 2011 (1)
- ► Kasım 2011 (4)
- ► Eylül 2011 (2)
- ► Ağustos 2011 (2)
- ► Haziran 2011 (3)
- ► Nisan 2011 (1)
- ► Şubat 2011 (3)
-
▼
2010
(33)
- ► Aralık 2010 (4)
- ► Eylül 2010 (5)
- ► Ağustos 2010 (2)
- ► Temmuz 2010 (3)
- ► Haziran 2010 (4)
- ► Mayıs 2010 (5)
- ► Şubat 2010 (2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder