3 Temmuz 2012
Bugün.. Sanırım bugün istanbul'dan ayrılmak için yeniden gün saymaya başlayabileceğim bir gün. Son 10 gün filan kaldı ve ben bu kısa sürede mucizevi bir şey olacağına inanmıyorum. Alıştım taşınmalara, şehir değiştirmeye, en baştan adapte olmaya. Her biri benden bir şeyler aldı götürdü, yeni şeyler öğretti. Değiştirdi. Beni ben yaptılar. Yaşadığım her şey ve hayatıma giren herkes. Fakat kötü yanı, ait olamamaya ait hissedememeye başladım bir yerden sonra. Bavulum hazır bekledim hep, gitmelere alışık olduğumdan. Her zaman eksik kaldı. Hiç tamamlanmadı ki. Eksik kalmış her şey buruk bir tad bırakır. Güzelliği ondadır belki. Vedalar etmeye de alıştım. Ne olur ki eşyalarımı kolilere doldururum. Gün doğana kadar devam eder bu. Sonra unuttuğum bir not çıkar belki, bir bilet, küçük önemsiz gibi duran herhangi bir şey. Yine gidiyorum. Düşünürüm neler geldi geçti ve daha neler yaşanacak acaba. Hayatta her şey sürpriz. Sabah bir kamyona yüklenir ve gider eşyalar. Ben de valizimi alır çıkarım. Son bir kez bakarım. Son kez deniz kokusunu çekerim ciğerlerime. Sen de hoşçakal derim. Maceramız buraya kadarmış. Başka bir hikayede görüşürüz belki. Tek bildiğim ne sen bıraktığım gibi kalırsın ben gittikten sonra, ne de ben... Zaman ileriye akar daima. İyi ki yaşadım derim. Tadına doyum olmayansın sen. 'Hoşçakal!'
Yazabilmek, üretebilmek için zihni serbest bırakmak gerekir. Ancak tüm zincirlerinden ve onu esir eden fikirlerden arındığında artık özgür olur. M.K. * Blog'umdaki tüm yazılar bana aittir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Diğer Yazılarım
-
►
2014
(1)
- ► Haziran 2014 (1)
-
►
2013
(3)
- ► Aralık 2013 (3)
-
▼
2012
(5)
- ▼ Temmuz 2012 (1)
- ► Haziran 2012 (1)
- ► Şubat 2012 (2)
-
►
2011
(17)
- ► Aralık 2011 (1)
- ► Kasım 2011 (4)
- ► Eylül 2011 (2)
- ► Ağustos 2011 (2)
- ► Haziran 2011 (3)
- ► Nisan 2011 (1)
- ► Şubat 2011 (3)
-
►
2010
(33)
- ► Aralık 2010 (4)
- ► Eylül 2010 (5)
- ► Ağustos 2010 (2)
- ► Temmuz 2010 (3)
- ► Haziran 2010 (4)
- ► Mayıs 2010 (5)
- ► Şubat 2010 (2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder