Vazgeçtim.

Üzgünüm. Benden inanmak kabiliyetini almışlar, senden sahiplenmek. Şimdi birbirinden uzak, aidiyetsiz iki yabancıyız sadece. 

Düşünüyorum da sen hiç bana ait olmadın ki zaten. Ben ne kadar çabalasam da senden kendinden öteye geçemedim. Kendi hayatın vardı senin, kendi planların, kendi isteklerin. Olmak isteyen olurdu yanında. Sen böyleydin nasılsa. 

Ben ne kadar orta noktayı bulmaya çalışsam ne kadar yaklaşsam da mesafe değişmiyordu. "Sen"ler üzerine kurulu bir dünya. Benim için hiçbir şey yoktu. Hiçbir çaba. Hiçbir plan. Sadece sıradan... 

Silkindim sonra. Kendime geldim. Beni bu kadar hiçe sayan bir adam için neden kendimi yıpratıyorum dedim. Amaç ayrı hayatlar çizmekse ve herkesin "kendi" hayatıysa birlikte olmanın ne anlamı vardı ki? İlişki denilen şey böyle bir şey değildi. Sahi biz ne zaman "biz" olmuştuk? Anımsamıyorum. 

Bazen yetmiyor işte. Birbirini anlamadıktan sonra. Paylaşılanlar her geçen gün azalıp anlamsızlaştıktan sonra. Gitgide daha da duygusuzlaştıkça. Aşkı kaybedeli zaten çok olmuştu da en azından sevginin yerini alışkanlığa bırakmamış olsaydık. 

Sonra senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Benden vazgeçtiğin için ben de senden vazgeçtim.(*)

Ne de güzel anlatmış.. (*) (Frida'dan Diego'ya)



Merve Kılıç


Hiç yorum yok: